Erdoğan ÖZETİ| ve Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı için adaylıklarını açıklamalarının ardından gözler, milletvekili teklifi dışında 100 bin imza ile aday olma sürecine yöneldi.
Süreç 27 Mart Pazartesi günü sona erdi. Aday olmak için imza toplayan ve 100 bin imzaya ulaşan Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ve Ata İttifakı adayı Sinan Oğan Cumhurbaşkanı adayı olmaya hak kazandı.
İktidar gitgide kan kaybetmiş durumdayken, Kılıçdaroğlu’nun ilk turda mı yoksa ikinci turda mı seçileceği tahmin edilmeye çalışılıyorken, Muharrem İnce ve Sinan Oğan’ın Cumhurbaşkanı adayı olması, Erdoğan’ın değirmenine su taşımaktan öteye bir şey olmaz.
Özellikle de Muharrem İnce’ye şaşırmamak elde değil.
Ülkemiz için bu kadar kritik bir seçim öncesinde tam da Erdoğan diktasından kurtulmaya bu kadar yaklaşmış ve aydınlığa varmak bu kadar yakınken, her türlü saldırıya rağmen bir araya gelmeyi başarmış bir muhalefetin oylarına göz dikmek çok büyük kötülük gerçekten.
Muharrem İnce’nin sergilediği siyasi üslup; 20 yıldır bizlere her anlamda gına getiren RTE’yi andırmakta.
Şu unutulmasın ki bu milletin ikinci bir RTE vakasına oy verecek ne lüksü var ne de dayanma gücü.
2018 yılında CHP adayı olarak seçimlere katılan, yüzde 30.64 oy almakla övünen ve her fırsatta CHP ile Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na saldıran ama seçim gecesi ortadan kaybolma tartışmalarıyla ilgili karanlık soruların hiç birine net yanıt vermeyen İnce’nin bu yaptığı, hem ülkesine hem de onu bağrından çıkarak Cumhurbaşkanı adayı yapan CHP’ye ‘vefasızlık örneği’ değildir de nedir Allah aşkına?
Hele ki AKP faşizmiyle geçen 20 yılın ardından, muhalefet ile bütünleşmiş halk değişim arzusuyla kıvranırken.
Görünen o ki Muharrem İnce gitgide Cem Uzan tipi bir siyasal figüre dönüşmek üzere.
Ortada ne bir ideoloji ne de parti var.
Sadece lider var.
Memleket Partisi’nin lider endeksli görüntüsü ve partinin siyaset perspektifini ifade eden başka bir figürün kamuoyunda görünürlüğü olmaması da bu durumun kanıtı.
Kuruluşundan bu yana kurucu üyelerinin yarısından fazlası çeşitli sebeplerle ayrılan, istifalar ve ihraçlar ile çalkanan bir partinin, sadece “bugünü” yaşayan bir anlayış ile başarılı olması elbette gerçekten çok uzak bir yaklaşım.
Gördüğümüz manzarayı Muharrem İnce’nin siyasi kariyeri boyunca peşinden gittiği liderlik arzusundan bağımsız okumamız da mümkün değil.
Tüm bunların ışığında Muharrem İnce’nin bu ülke için yapacağı tek şey var.
O da Erdoğan karşısında tek yürek olmuş muhalefete katılmak.
Her şeye rağmen umudumu sürdürmek ve İnce’nin muhalefet ile el ele vereceğini düşünmek istiyorum.
AKP zihniyeti ile yaşadığımız demokrasi tutulmasının birleşerek ve çoğalarak çözüleceğine akıl iradesiyle ülkemizin daha yaşanabilir hale gelebileceğine inanıyorum.
Muharrem İnce’ye çağrım şudur:
Gelin bu inadı bırakın sayın Muharrem İnce!
Birinci turda bitsin bu iş artık…
Anayasaya, hukuka, demokrasiye, insan haklarına bağlı bir ülkeye hep beraber yol alalım.
Ne dersiniz Sayın İnce?
Editor : Şerif SENCER