Yaşam

Kadın yönetmenlerin yılıydı...

Dünyanın çeşitli ülkelerinden kadın sinemacılar özgün, protesto eden filmleriyle 2022 yılına damga vurdular. Eski ustaların yeni çalışmalarını izlemek keyif vericiydi. Türk yönetmenler ulusal ve uluslararası festivallerden çok sayıda ödül aldılar.

Kadın yönetmenlerin yılıydı...
31-12-2022 02:33

Bu ÖZETİ| yıl izlediğim en iyi yabancı filmler içinde dikkatimi çekenler kadın yönetmenlerin cesur, ileti dolu çalışmaları oldu. Tatiana Huezo ilk uzun metrajı Yangın Gecesi’nde Meksikalı kızların, annelerin kartellere, uyuşturucu baronlarına, insan kaçaklarına karşı yaşamda kalma mücadelelerini gerçekçi bir anlatımla betimledi. Kristina Buozyte ile Bruno Samper’in distopik bilimkurgusu Vesper, gelecek kadındır diyerek sosyal eşitsizliği, genetik güdümlemeyi, bağnazlığı, erkek egemenliğini eleştirdi.

Kya’nın Şarkı Söylediği Yer adlı psikolojik dramında Olivia Newman doğanın kural tanımadığını vurgulayarak önyargıyı, cinsiyetçiliği, ayrımcılığı sorguladı. Epik dramı Kadın Kral’da Gina-Prince Bythewood cesur kadın savaşçılar Agojielerin gerçek öyküsünü, kadınların gücünü irdeledi. Oyuncu-yönetmen Frances O’Connor Emily’de ünlü yazar Emily Dickinson’ın fırtınalı yaşamını anlattı. Meslektaşı Olivia Wilde psikolojik dramı Dert Etme Sevgilim’de mükemmelin altındaki gizemi sorgulayarak kadın düşmanlığını, erkek egemenliğini eleştirdi. Sophie Hyde’ın yönettiği İyi Şanslar Leo Grande’de Emma Thompson bedenini ve kendini keşfeden Nancy’de olağanüstüydü, mesleğinin doruğundaydı. Acil Durumda Jane’i Ara’da Phyllis Nagy ABD’de kürtajın yasak olduğu dönemde feminist aktivist Jane Örgütü’nün gerçek öyküsünü anlattı. Kasi Lemmons ölümünün 10. yılında I Wanna Dance with Somebody ile efsane şarkıcı Whitney Houston’ı saygıyla andı.

(Yangın Gecesi)

VAHŞİ KAPİTALİZM

Altın Palmiyeli Hüzün Üçgeni’nde Ruben Östlund imaj bağımlılığını, vahşi kapitalizmi, sosyal ayrımcılığı kışkırtıcı, ironik anlatımıyla sorguladı. Moonage Daydream’de belgeselci Brett Morgan belgesel türünün geleneksel kurallarını bırakıp pop yıldızı David Bowie’nin marjinal evrenine giriverdi. En iyi senaryo Oscar’ını alan Kenneth Branagh çocukluğunun Belfast’ında Protestanlarla Katoliklerin çatışmasını dramla komediyi harmanlayarak aktardı. Agatha Christie uyarlaması Nil’de Ölüm’de Branagh hem oyuncu hem de yönetmendi, Belçikalı dedektif Hercule Poirot’yu ikinci defa başarıyla canlandırdı. Baz Luhrmann dramatik müzikali Elvis’te rock and roll’un kralı Elvis Presley’e saygıda bulunarak tutucu Amerika’nın portresini coşkuyla irdeledi... Üç Bin Yıllık Bekleyiş’te George Miller insanın varoluş yolculuğunu, masalların evrenselliğini, düş kurmanın gücünü anlattı. Fantastik romantik dramın bir bölümü İstanbul’da Türk oyuncularla çekildi. Robert Eggers Kuzeyli’de Hamlet’in tinsel ve fiziksel yolculuğunu insan-hayvan-doğa- doğaüstü güçler üzerinden tanımladı. Joe Wright’ın yönettiği romantik müzikal dram Cyrano’da bu kez kahraman uzun burunlu değildi, Game of Thrones’un yıldızı Peter Dinklage, Cyrano’da yetkin bir yorum sundu. Ali Abbasi Kutsal Örümcek’te İran’da 16 seks işçisini öldüren seri katilin gerçek öyküsünde kadına şiddeti, kadın cinayetlerini, etik yozlaşmayı, bağnazlığı, ikiyüzlülüğü betimledi. James Cameron ilk Avatar’dan 13 yıl sonra devamı Avatar: Suyun Yolu’nda doğa ölürse insanlık da ölür mesajını iletti. Türk fimleri arasında Kerr, Kurak Günler gösterime giren nadir yapımlardı. Tayfun Pirselimoğlu Kerr’le Türkiye’nin Oscar adayı oldu.

Emin Alper, Kurak Günler’le katıldığı her ulusal, uluslararası festivalden ödülle döndü. Emre Kayış’ın Anadolu Leoparı festivallerde gösterildi, gösterime henüz girmedi.


Editor : Şerif SENCER
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER