Erzurum yolundayız... Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Yozgat’a yaklaşırken soluk reklam tabelaları bizi karşıladı. Uzun yıllar önce dikildiği anlaşılan reklam tabelaları yenilenmemiş, yeni reklam da yok!
Yozgat, şehitlerin adı verilmiş geçitlerle başladı. “Yiğitler diyarı Yozgat’a hoşgeldiniz” tabelasından sonra yeni inşa edilmiş beton bloklar, insan siloları gibi duruyordu. Kent merkezine saptık. Saat kulesine varmadan, Amele Kahvesi diye de bilinen Aynalı Kahve’de soluklandık.
Tepesi asmalarla örülü, bakılası bahçeden içeri girdik. İş bulma umuduyla gelen, ayaküstü kahvaltısını yapan orta yaş ve üstü emekçilerle selamlaştık. Üç ayrı yerde kurulu kahvaltı masasına da davet ettiler. “Maaşları da kalplerimiz gibi birleştirsek” diye önerdik, kırmadılar. Televizyonda Erdoğan konuşuyordu. Masada Takvim gazetesi seriliydi. Seçimler öncesi ziyaretimizin maksadını sormadılar!
Zaten çok geçmeden konular açıldı...
***
3 masayı birleştirdik. Etrafında 10 kişi kadar olduk. Kahvehane sahibi Eyüp Köse, baştan durumu ortaya koydu:
-Biz, devlete oy veririz!
Etrafındakilerin büyük çoğunluğu onu onaylarken, hemen yanındaki 70’li yaşlardaki toprak yüzlü adaşımı gösterip seslendi:
-Bak bu sizden!
Mustafa çıkıştı:
-Söyleyin yavvv, hanginizin aile büyüğü CHP’li değildi.
Bu söz üzerine 4-5 kişi büyük dedelerinden başlayıp, CHP kökenlerini sıraladılar. Övünçleri şu:
-Her dönem bizim ilimizden bakan çıkar. Lütfullah Kayalar, Cemil Çiçek, Bekir Bozdağ... Fuat Oktay da Yozgatlı. Şimdi Meclis başkanı da bizden olacak. Ya Bozdağ ya Oktay!
Yine kendi dillerinden gerçek de şu:
-1983’te 6 milletvekilimiz vardı. Şimdi 3’e düştü. Baca yok, küçülüyoruz.
Kılıçdaroğlu’na oy vermeme nedenini şöyle özetlediler:
-PKK ile işbirliği!
2010’lardan başlayıp durumu anlatınca Eyüp Köse herkes adına konuşur bir özgüvenle şu karşılığı verdi:
“Mustafa Bey, biz aç kalır çarık yeriz, vatan için can veririz. Bugün gördüğümüz bu!
Sonradan katılan tunç yüzlü İsmail Bey gür sesiyle sohbete daldı:
“Ben Akparti Yozgat kurucu il başkanıyım. Akparti bir proje ama devletin projesi. Bence şu andaki bütün liderler son seçimlerini yapıyor. Siyaset yenilenecek. Birisi çıkıp yeni bir şey söylesin, inan olsun sağcı-solcu demeyip oy vereceğim...”
Çayları getiren genç İbrahim azıcık yanımızda oturdu. Ankara Mamak’ta doğmuş, sonra memlekete Yozgat’a göçmüş. Şimdi ne göçecek para var ne kalıp yaşamaya yetecek iş. Hedefi sözleşmeli asker olmak, sadece iş için değil, vatan için! CHP’ye kızgınlığı şu:
-İHA’larla, SİHA’larla çok uğraşıyor!
Sohbete müteahhit Semih Bey de katıldı. Buraya işçi almaya gelmiş. İşte anlattıkları:
“Arkadaş işçi sosyete oldu. İş beğenmiyor. Kayseri’de bir Suriyeli, 30 kadar Suriyeli işçi ayarladı. İnşaatı onlara yaptırıyoruz. Ben onunla anlaşıyorum. O Suriyelilere ne kadar yevmiye veriyor, bilmiyorum.”
Sofradaki Yozgat’a özgü parmak çöreğini adı üstünde parmak parmak bölüp yerken çay getiren değişti. Bembeyaz saçları yüzünden önce dikkat çekiyordu. Adıyaman Gölbaşı’ndan depremzede. Fazla yorum yapmaktan yana değil. Gelini Yozgatlıymış. Depremden sonra buraya gelmişler. Aynalı kahvesinin küçük bir kitaplığı var. İlk gözüme çarpan kitaplar, Türkçülüğün Esasları, Aile İlmihali, Nakşibendilik, İmam Hatip Yıllığı idi. Kahve sahibi söz verdi, gönderirsem benim kitapları da koyacak.Duvarlarda Adile Naşit, Sadri Alışık posterleri dikkati çekiyordu. 2023 takvimi Atatürk’lü idi. Çay ocağının karşısındaki duvarda ise 10 kadar din adamının aynı çerçeve içinde portre fotoğrafları vardı. “Yozgat’ta yaşamış şeyhler, büyüklerimiz” dedi Eyüp Bey.Yozgat’tan Erzurum’a dek yol boyu çobanlarla, köylülerle konuştuk. Orta ve Doğu Anadolu kırsalında “propaganda makinesi” iyi çalışmış.Dar zamanda da olsa vaatler yerine algıyı kırmak akıllı bir politika!