Denizde başlayan yerlileşme hamlesi ile dışa bağımlılık hızla azalırken, Türkiye’nin hamleleri yabancı ülkeleri rahatsız ediyor. Bunun bir örneği de Akdeniz’de yaşandı. Türkiye, 2018 yılında Akdeniz’de derin deniz sondaj faaliyetlerine başlayınca bir anda hedef tahtasına oturtuldu. Türkiye’ye uygulanan gizli ambargo sebebiyle Fatih gemisi limana çekilirken, bugün o ambargo Türkiye’yi derin deniz sondaj çalışmalarında sayılı ülkelerden bir hâline getirdi. Savunma sanayii ve su altı akustik sistem harbi teknolojileri alanında çalışmalar yapan Armelsan tarafından geliştirilen Kâşif robotu Abdülhamid Han ile birlikte Akdeniz’e açılmaya hazırlanıyor.
AMBARGONUN HİKÂYESİ
Armelsan Savunma Teknolojileri Genel Müdürü Can Emre Bakım, ambargo olmasaydı belki de bugünlere gelinemeyeceğini belirterek o günleri şöyle anlattı: Ülkemiz 2017 yılında denizlerde sondaj çalışmalarına başladı. 2018 yılında ise Fatih sondaj gemisi Barbaros Hayrettin Paşa sismik gemisi ile birlikte Akdeniz’de ilk aramalar başladı. Doğu Akdeniz’de sondaja başlanırken Fatih ve Yavuz’da yabancı personel ve yabancı sistemler vardı. 2018 yılında ambargo başladığında platforma inen ilk helikopter ABD’li personeli gemiden alıp götürdü. Giderken yanlarında robotları da götürdüler. Robotlar da gidince gemiler limana çekildi. O gün Türkiye Petrolleri devreye girdi; ‘Bu robotları yerli yapacağız’ dedi. TPAO ile 2019 yılında Kâşif’in sözleşmesini imzaladık. Yaklaşık 6 ayda ilk robotu ürettik. Gemide test faaliyetlerine başladık. Ben dahil bütün personel iki ay boyunca denizden inmedik. Kâşif, Fatih sondaj gemisinde iki yıldır aralıksız çalışıyor. 2.200 metrede yaklaşık 10 bin saat görev yaptı. Bu alanda ülkemizde yetişmiş personel de yoktu. Personel açığını da kapatarak çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz.
DENİZLERİN HÂKİMİ
Derin deniz sondaj çalışmalarını dünyada bir kaç sayılı ülkenin yapabildiğine dikkat çeken Bakım “Hazar Denizi’nde sondaj ile Akdeniz ve Karadeniz’de sondaj aynı şey değil. Hazar’da maksimum derinlik 800 metre. Karadeniz’de ise deniz tabanı 2.200 metre. Onun da altında 2.000 metre daha var. Bu metrekarede 220 kilogram basınç uygulandığı anlamına geliyor. Aşağıdan canlı görüntü aktarabilecek hiçbir sistem yok. Mekanik entegrasyon ya da temizlik yapılmasını istediğinizde dalgıç gönderemezsiniz. Bu şartlara uygun ekipman geliştirmeniz gerekiyor. Uzaktan kumandalı su altı robotları tabiri caizse gemilerin eli ayağı, gözü kulağı, kısacası her şeyi” dedi.
ÜÇÜNCÜ KÂŞİF
Türkiye, Abdülhamid Han gemisiyle kısa bir aradan sonra yeniden bölgeye dönüyor. Kısa bir zaman sonra Akdeniz’e açılması beklenen gemide tamamen yerli robotlar görev alacak. Artık dışa bağımlılık yok. Yüz üstü bırakılmak yok. Fatih ve Kanuni’nin ardından üçüncü Kâşif’in de Abdülhamid Han gemisinde görev yapacağını dile getiren Can Emre Bakım şunları kaydetti: Kâşif uzaktan kumandalı otonom bir robot. 3,5 ton ağırlığında. İlk modelimizde yerlilik oranı yüzde 53. Her yeni modelde yerlilik oranı artıyor. Yazılım ve beyni tamamen Türk mühendislerce geliştirildi. Kâşif su üzerinde iki pilot tarafından kontrol ediliyor. Üzeri kameralarla donatılmış. 2.200 metrede dalgıç gönderemediğiniz bölgelerde kritik görevleri üstleniyor. Mesela denizin tabanında boruyla sondaj gemisine bağlı kuyu başı var. Kuyu başında contalardan kaçak oluyor. Bu contaların değiştirilmesi, kontrol edilmesi görevini Kâşif yapıyor. Kuyunun konumunu belirleyen akustik konumlandırıcı sistemler var. Bunları yerleştiren ve toplayan yine Kâşif. Valfleri açıp kapatan, kesme işlemi yapan, kuyuda patlama olması durumda kuyunun kapatma işlemini yapan da Kâşif. En basit işlemden en komplike işleme kadar Kâşif gerçekleştiriyor.
İKİ ÜLKEDEN BİRİ OLDUK
Türkiye’nin Norveç’in ardından derin denizde aktif olarak derin denizlerde operasyon yapan iki ülkeden biri olduğunu vurgulayan Bakım “Kâşif aynı zamanda hibrit bir model. Elektrikle çalışıyor. Bu dünyada çok az ülkenin sahip olduğu bir sistem. Denizaltı robotlarında dünyada beş ülkeden biriyiz. Sahada ise Norveç ile birlikte aktif olarak kullanan iki ülkeden biriyiz. Kâşif’in ihracatı için görüşmelere başladık. İnşallah bu sene ilk ihracatımızı gerçekleştireceğiz. Orta Doğu, Uzak Doğu Asya ve Hazar denizine kıyısı olan Orta Asya ülkeleri olmak üzere 8-10 ülke ile görüşüyoruz. Orta vade hedeflerimizde Latin Amerika ve Kuzey Afrika da var” dedi.
TCG ANADOLU'YU YERLİ SONAR KORUYACAK
Armelsan Savunma Teknolojileri Genel Müdürü Can Emre Bakım, 10 yıl önce kurulan şirketin su altı akustik sistemler alanındaki dışa bağımlılığı sonlandırmak amacıyla faaliyet gösterdiğini söyledi. Şirket cirosunun yaklaşık yüzde 30’unu AR-GE’ye ayırdıklarını ifade eden Bakım, sonar sistemlerini de yüzde 95 yerli olarak geliştirdiklerini söyledi. Dalgıç tespit sonarı Aras 2023’ün, TCG Anadolu, Barbaros sınıfı fırkateynler, MİLGEM İ sınıfı fırkateynde görev yapacağı bilgisini veren Bakım “Ülkemizde ilk defa bir insansız su üstü aracında kullanılacak dalgıç tespit sonarı da üretim aşamasında, yıl sonu itibarıyla demosunu gösteriyor olacağız. Muhtemelen ilk ihracatımızı da bu yıl içerisinde Aras 2023’le yapıyor olacağız. MİLGEM 6, 7 ve 8 ile ilave opsiyonel dört platform için sistemler tedarik ediyor olacağız. Limanları ve sahillerdeki kritik tesisleri koruyacak” dedi. Hava savunma muhribi TF-2000 için ASELSAN ile sonar suite geliştirdiklerini dile getiren Bakım “Mayın avlama sonarı Nusrat 1915’i yakın zamanda mayın avlama gemilerimizden birine entegre etmeyi hedefliyoruz. Bunu yapabilirsek Deniz Kuvvetlerimizin elindeki gemileri değerlendirerek ömürlerini 10 yıl uzatabileceğimizi değerlendiriyoruz” diye konuştu. Bakım, helikopter daldırma sonarı Orkun 2053”ün tasarımının tamamlandığını, üretiminin devam ettiğini ve yaz aylarının sonunda entegrasyona başlayacaklarını bildirdi.
KAYNAK : TÜRKİYE GAZETESİwww.idrak34.com